Ahmet Karasoy Official Wep Site

Sevgiliye Mektup

Facebook'ta Paylaş


.: Sana Seni YazıyOrum :.
 
Güneşin başka iklimleri aydınlatmaya,başka gönülleri ısıtmaya gittiği şu saatlerde kağıdı,kalemi elime alıp,seninle dertleşmek,yalnızca sana yazmak ve yalnızca seni özlemek geliyor içimden.Sana yazmak.''Sana seni Yazmak''
Seni ve yüreğimde anlam bulan duyguları...Sana ait yüreğimin derinliklerinden kopup gelen artçı şokları anlatmak ve toprağı alnından öperken yağmur taneleri,tüm banliğimle sana yağmak istiyorum...

Bu gece dudaklarımdan dökülen her kelimede sen varsın ve yine sen varsın yarım kalan sevdamın eksik taraflarında.Bomboş ve sessiz kaldırımlarda yürürken seni haykırıyorum sensizliğin inadına! Bu sensizlik gecesinde sevdamın en ücra köşelerine seni yazıyorum.

Bu gece gene yağmur yağıyor.Yağmur yağıyor gönlümün sensizlikle yanan her yerine.Yağsın,yağsın ki saklasın sensizliğimde döktüğüm gözyaşlarımı!Ve yine saklasın sensiz geçen bomboş hayatı...

İşte seni haykırıyorum sensizliğe alışamamış yüreğime,işte seni yazıyorum!!!
Bu gece gene yağmur yağıyor.Senyoksun oysa biliyorum ve üşüyorum sensiz kaldığım saatlerde. Gözyaşlarımı efkarıma kattım bu gece. Sevdamı,umudumu ve seni kızgın bir sel gibi kalbime akıttım.

Bu gece yağmurla beraber gözyaşlarım yağıyor ve ismini yazıyor sensizliğin acısı ile kıvranan kaldırımlara.Süzülen her damlada sen vardın ve yine sen vardın gecenin en karanlık anında. o,doya doya bakamadığım gözlerin,gözlerimin içine bir kez daha değseydi ve tebessümünden bir gül açsaydı yanaklarında,yetmez miydi? Bir bakışın bir ömüre değmez miydi?
İsmini kazıdığım kaldırımlara sanki sen yağıyorsun yağmurla birlikte ve sevgin yağıyor yüreğime...Yalnız ve bomboş odamda sen varsın hala.Hala sensizliğim duruyor yanı başımda...

Bu gece gözyaşlarım yağıyor sensizliğimle birlikte kaldırımlara.Seni arıyorum,erimekteyim...Karanlık geceye inat ay gökyüzünde...

Ve gökyüzü yüreğimde
Sevgiliye Mektup

Evlerin duvarlarını neden duvar kağıdıyla kaplarlar ki... Duvar kağıdı olmasa... Bembeyaz...İstediğin düşle doldurabileceğin kadar geniş bir sinema perdesi gibi... Neden evlerin duvarları bembeyaz, lekesiz değil... Benim ki bile...

Hiç dağda yaşadığın oldu mu, dağda ve çadırda?

Çadırda yaşamak nasıl bir şeydir bilir misin?

Hayatında aynı günde aynı topraklarda yüzden fazla çiçek gördüğün olmuş mudur?

Ya geceleri gökyüzüne baktığında ne kadar yıldız sayabildin en fazla?

Saman yolunu görme şansına kaçımız sahip oldu bugüne dek...

Seninle ne zaman tanıştık. Hiç bilmiyorum...

Yoksa hep tanışıyorduk da bir türlü yüz yüze mi gelememiştik...

Ne iyi ettim de geldim.

Daha önce de kaç kez gelmiştim.

Ama söyler misin bana neden

Neden tanışamadık bir türlü.

Tesadüf müydü yoksa bilerek mi gelmiştim çalıştığın yere?

Seni orada bulacağımı biliyor muydum?

Seni ilk gördüğüm anı hiç unutmuyorum.

Ama bir türlü yanına gelmeye cesaret edememiştim.

Çocuk gözlerinle bana bakmıştın.

Bir sevgiliydi ya da bir çocuk ne fark eder ki

İkisini birden seviyordum.

İkisiyle birden konuştum.

Çocuk gözler,

Sevgili gözler,

Kocaman hüzünlü gözler...

Bir yüze,

Bir çift göze ancak bu kadar yakışırdı hüzün...

Boş bırak bir yanını

Ben geleceğim nasılsa

Taş plaklardan kalma bir sevdayla

Oturacağım yanına

Ben geleceğim boş bırak bir yanını

Unutma!

Bir yanından bir yanına sırılsıklam olacak avuçların

Yasak bir köy olacak değilsin o zaman...

ve özlemlerin taze kalsın diye limon kolonyası kokacak değilim sana.

Sen gibisini bulamadım gülüm

Ödünç paralarla katettiğim

Bu çalıntı yollarda

Boş bırak en sevdiğin yanlarından birini

Ben geleceğim nasılsa.

Şimdi sen uykudasın...

Bir resmin var başucumda

Gözlerindeki hüzün

Daha bir ortada

Daha bir uzun...

Kızıl, kıpkızıldı saçların

Ve başımın üstünde yerin.

Yaz geldi mi gitmek bilmeli

Kış geldi mi dondurmalı sevgileri

Şimdi sen uyuyorsun

Senin gecelerin uzunsa

Benim sevgim uzun, upuzun...

Sana o kadar çok şey yazmak istiyorum ki...

.

Senin her anını

Yaptığın her şeyi fotoğraflamak isterdim. Hiç durmadan...

Parmaklarım artık deklanşöre basamayacak duruma gelse bile...

Küçük bir kız çocuğu gibiydin.

Seni çok özlüyorum.

Buna hakkım var mı diye sormak bile saçma

Önce sordum ama,

Ne hakla özlüyorsun sen onu diye...

Sonra kızdım kendime...

Evlerin duvarlarını neden duvar kağıdıyla kaplarlar ki...

Duvar kağıdı olmasa...

Bembeyaz...

İstediğin düşle doldurabileceğin kadar geniş bir sinema perdesi gibi...

Neden evlerin duvarları bembeyaz, lekesiz değil...

Benim ki bile...

Kendime bir kahve yaptım.

Pencerem açık

Hava çok sıcak...

Dışarıda bir kedi yavrusu ağlayıp duruyor.

Bahçeye çıkıp bir şeyler verdim sustu...çıkmışken ağaçtan iki tane olmuşlarından şeftali kopardım. Biri senin içindi...

Radyoda bir şarkı çalıyor.

Yarısı hasret yarısı savaş

Bütünü ayrılık kokan bir şarkı...

Anılarını eskitmeyenlerin acıları çok olur

Umutları çok...

Sana çok şey söylemek istiyorum...

Belki yıllardır kimselere söylemediğim her şeyi sana söylemek istiyorum.

Seninle ilgili bir sürü proje geliştiriyorum senden habersiz...

Ama herşeyi de sana söyleyemem ki

Ah şimdi burada, İstanbul’da olsan ne iyi olurdu

Bu istek belki de dünyada ki en son olacak şey şimdilik

Yani ben böyle düşünüyorum. Bana kızıyorsun biliyorum

Ancak senin istanbul’da olman kadar hiçbir şey beni daha fazla heyecanlandıramazdı...

İstanbul’u anlatmaya gerek yok.

Biliyorsun işte.

İstanbul...

Ama onun şimdi çok büyük bir eksiği var.

Neredeyse olmazsa olmaz denecek kadar büyük bir eksik...

Gülüyorsun biliyorum...

Ama öyle ne yapayım...

İşlerimi bir an önce bitirmeliyim.

yakında orada olacağım.

Daha çok var. Sen ne kaldı ki demiştin...

Ama 25 koca gün

Neredeyse bir ay...

Ve ben seni çok özledim

Kendine çok iyi bak.

Hoşça kal...

BEN SENİ YAŞIYORUM BİRTANEM

 

 

Sensiz yaşanılacak olan bir hayata atılmaktan korkuyorum.Böyle bir hayatta ayakta durabileceğimi hiç sanmıyorum.Sonu hiç gelmeyecek gibi görünen yaz gecelerinde sensizlik beni bitirmeyecek de ne yapacak? Seni sevmek mutluluksa,ben çok mutluydum.Senin de mutlu olduğunu düşünüyordum.Bu mutluluğum hiçbir zaman bitmeyecek çünkü ben seni hep seveceğim,sevgi bende var oldukça. Aşık olup da kavuşamamak insana acı verebilir ama ayrılığın verdiği acının yanında hiçbir şeydir.Aşık insanın umudu büyük olur,ayrılığın umudu ise sönük bir ateş gibidir. Gecenin bu saatinde ikimizi sorgulayıp hangimizin suçlu olduğunu bulmak,bir çare olacak mı ayrılığımıza? Suç kimin olursa olsun, o suçun oluşmasına olanak veren daima her iki taraftır. Sevmek çok zor değil,zor olan ;sevgiyi devamlı barındırabilmektir.Arada küçük kaçamaklar olsa da her zaman sevgiye yer bıraktığımı düşünüyorum. Ayrılıklara neden olan en büyük yanılgımız;sevmek ve sevilmek kavramlarına farklı açılardan bakmamızdır.İşin içine saygıyı da almayan bir düşüncenin doğruluğunu kabul etmek bana çok mantıksız geliyor. Her olayda olduğu gibi duygularda da sadece kendi tarafımdan bakmıyorum.Yada şöyle söyleyeyim sadece kendimi düşünerek sevmek ve sevilmek gibi bir düşüncem yoktur. Yaşaman gerekenleri,sevginin hak ettiği duyguları yaşaman için üzerime düşen her şeyi yapmaya hazırım hiç bir karşılık beklemeden.Sonu bana acı verse de yine yaparım.Bugüne kadar ben öyle yaşadım.Doğru mu yaptım yanlış mı?Bilmiyorum. Ama bu yolda yürümeye devam edeceğimi biliyorum. Bu benim hayat felsefemdir.Bundan taviz vermek,kendi değerlerimi hiçe saymak anlamına gelir ki,böyle bir durumda da boşlukta dolanan bir cisim gibi bir o yana bir bu yana savrulacağımı biliyorum. Seni sevdiğim için "seni seviyorum"diye haykırmadım sevgi nedir bilmeyen insanlara.Mutluluğu yakalama şansını yitirmemen uğruna ayrılığı seçtim.Acı veren, zor bir karardı benim için. Gün gelir de bu kararım mutluluğuna bir katkısı olacaksa, bilki ben hiç bir acıyı yaşamadım. Sevmek acı verir, sevmemek de. Sen hangisini yaşıyorsun şu an? Ben seni yaşıyorum birtanem.

Sevgiliye Son Mektup

Sevmiştim

Hem'de çok sevmiştim seni

Atan kalpimin seslerinde

Çektiğim nefesimin sıcaklığında

Sana baktığım gözlerimin ışıltısında, sevmiştim

Canım,birtanem vazgeçilmezimsin demiştim

Küstüğümüzde

Hiç olmadık nedenlerden,birbirimize kırıldığımızda

Gözlerimden akan, sana olan sonsuz sevgimle

Çektiğim nefes'te

Duyduğum sesler'de

Yine'de sen benim tek sevdigimsin demiştim..

Bu kadar büyük sevgimi olur

Dağlar bile dayanamazdı,ağladı

Öten bülbüller,her sabah senin adını şakır'dı

Sen'de dem tutmuş sevgime

Ne oldu neler oldu'da

Sevgim sen'de kırıldı,tüm hayatım mahvoldu

Acılarmı artık benim hayatımı sardı

Bir türlü kendimi sen'de tamir edemiyorum

Düşündükçe gönlümde kahrolup,gidiyorum

Acıları ise

Sana olan sevgimde tanıdıkça

Nefretle,nifakla buluşturdun,tanıştırdın beni..

Güzelsin,sen tek'sin dediysem

Şımarman,kendini bir şey sanman'mı gerekiyordu

Uydun yaptın beni

Utanmadan yıllarca kendine

Döndükçe etrafında

Zevk aldın,dağıttın kendini, şuursuz hareketlerinde

Ve sonunda öfke kusturdun, bana

Şaşkın şaşkın sana bakan gözlerimde..

Sen....bana göre değilsin

Açmamış güllerde koksan'da

Bir çiğ olup yüreğime damlasan'da

Sen....bana göre değilsin

Gönlümde yıllarca sakladığım resmini

Defalarca his ve duygularımda sevdim,okşadım

İstemiyerek seni yırttım,parçaladım,kırıştırdım attım

Yine'de dayanamadım

Çünkü seni çok ama çok seviyordum

Sevgimde bir hamur gibi seni yogurdum

Sonra tekrar birer birer kendime ekledim

Ve seni gönlüme yapıştırıp

Gerçek fotoğrafını çektim

Ama ne yazık'ki

Senin.... bana yalan olan sevgini gördüm

İş'te o an

Düşüncelerimi avuçlarıma aldım

Ağladım,tüm bedenimden

Bir kor ateş gibi yaktı,kavurdu gönlümü, yalan olan sevgim..

Sen bana göre değilsin

Bundan kesin olarak eminim artık

Keşke sana inanabilseydim,güvenebilseydim

Sevginin ne olduğunu sana öğretebilseydim

Bu kelimeleri sana asla yazmamış olsaydım

Hep güzelim,birtanem diyebilseydim

Ne olurdu ne olurdu

Artık sen benim bir tanemsin diyemediğim..

Kendini zorlamana

Ben'den saklamana gerek yok artık

Küçüldükçe küçüldü sevgin önümde

Kum taneleri gibi yok olup gidiyorsun gönlümden

Sen....yalanları,dolanları seviyorsun

Onlarla mutlu olup,kendini buluyorsun

Söyle ne olur söyle, çekinme

Sen....beni nasıl sevebilirsinki

Yalanlar,dolanlar dolaştıkça gönlünde..

Kelimelere sözlere hiç gerek yok artık

Sen.....bana göre değilsin

Bana yalan sevginin ne olduğunu öğrettin

İnan.....kendim'den değil

Sen'den....senin yalan sevginden utandım

Ve sana ait olan sevgi pedalını çevirirken

Dişlileri arasında

Senin ezilerek yok oluşunu,üzülerek seyrediyorum..

Gözlerim senin gerçek kimliğinle tanıştı

Duygularım parçalandı

Hislerim ise senin görüntünden yara aldı

Biliyormusun..?

Sen...bana sevgi yerine, artık nefreti öğretiyorsun

Sen,sen....sen bana göre değilsin

Yıldız'sız yökyüzünün, karanlıklarda kalması gibi

Güneş'siz toprakların,ağlaması gibi

Bir yudum su'ya muhtaç

Çöl görüntüsüne bürünmüş

Sen'de saramış ben'liğinle

Hislerin virğül

Duyguların nokta

Arzuların ise

Bir yelkovana binmiş akrep gibi

Daralan çemberinde,seni sıktıkça

Bu defa

Sen......... kendini zehirleyip

Yalanlar,dolanlar adına bu dünyadan gideceksin..

Atıl Kesmen

SEVGİLİYE MEKTUP

 

Aramızda aşılmaz dağlar var. Hasret kokusu sinmiş dört

duvar arasında, senin yanında olan ruhumu, seni, aşılmazlığı aşmış olduğumu düşünerek, nasırlı ellerimle sana sesleniyorum. Senin hiç bir zaman dayanamayacağın feryatlarım, sigaramın dumanıyla hasret kokan havaya karışırken bu cansız bedenlerde de bir sır olarak bütünleşiyor.

İmkansız oldukça tutkulaşıyorsun yüreğimde, sana bir ömür boyu imkansızım olmanı söylerken, seni yazan nasırlı ellerimi uzattığımda, sen ellerimi ellerimden esirgemiş ve imkansız olmayı reddetmiştin!.. Şiirlere hayranlığını sevmiştim; şiirliğini ve sonradan mısralarında yerini sessizce alacağını bilmeden...

Herkes güzelliğine hayrandı bense senin çocukluğunun maskesinde gizlenen olgunluğuna aşıktım... Hayat denen bu sahnede sana verilen rolü ne kadar iyi oynuyordun... Dilin "yüreğe" değer verdiğimi söylüyordu, ruhun ise kalıplaşmış zarfların ve kısır duyguların arasında geziniyordu. Yalanların

arasında doğruları arıyordun. Seni çok farklı yapan neydi biliyor musun benim yanımda?..

Hayır, güzelliğin değil canım; çocukluğundu... Ben asla bir bedende güzelliğe değer vermedim, zarfın ikinci planda geliyordu. Benim için her insanda olduğu gibi o zarfın içindeki mektup önemliydi. Seninde o mektubu

yüreğinle ruhunu birleştirip okumanı çok isterdim. Arayışıma son verme kararını verdiğim anda, bir güz akşamında karşıma sen çıktın.

Yüreğimde yaşadığım aşkı artık bedenleştirmek istediğimde, buna layık olarak seni gördüm. Ama yine aşkı yüreğimde yasamama sebep oldun ve imkansızlaşmayı reddederken aslında imkansızlaştığın farkında bile değildin... Marmara'ya anlattım seni... Seni sadece onunla paylaştım... Göz yaşlarım Marmara’nın

teninde hayat bulurken, Marmara feryat ediyordu kendisi kadar gerçek olan aşkların yitirilişine...

Kaç aksam seni bekledim... Seni paylaştığım Marmara’nın sevgisine dalgalarıyla köpük köpük anlattığı sahilde, kaç yakamozlu geceyi seninle izlemek istedim ama sen yoktun... Gökyüzünde bir yıldız gibiydin benim için... Elimi uzatsam tutacağım kadar yakın geliyordun oysa ki sen benim sevgimden yedi kat uzaktaydın.

Gözlerin yasama sevinci veriyordu bana, ama artık gözlerine bakmayı yasak etmiştim sırf aşkım yüzünden. Bu zulüm değildi, ölümün ta kendisiydi... Yine yalnızım iste... Yalnızlığımın soğuğunda hayalinin sıcaklığına

sarılıyorum... Seni yaşıyorum ve senli rüyalara hayalinle dalıyorum...

Sana her şeyden üstün olan aşkımı sundum, ama sen zamanın değer verdiği yalancı aşkın zehrini, gözleri kamaştıran altın kadehlerden içiyorsun. Biliyor musun bitanem seni ilk günden daha fazla aşkla seviyorum. Bir çığ gibi yüreğimde büyüyorsun...

Şimdi ne yapıyorsun

 

Birgün daha geçti sensiz.

Ben yine aynı bilgisayar başında, radyomun sesini az açmış zamanımı ve işimi bitirmeye çalışıyorum.

Öyle hasretimki yıldızlar altında seninle oturmaya, Deniz kenarında oturup martıları izlemeye.

Hatırlarmısın izmit'in sıcak günlerinde yüzümüzü okşarcasına esen rüzgara doğru bir bankta otururduk, sen başını omzuma yaslar denizin ve sonsuz maviliğin birleştiği noktaya dalardın, Bende usulca saçlarını okşar esen yelin o büyüleyici serinliğine kendimi bırakırdım.

Şimdi binlerce kilometre uzaktayız, Bazan mesafelere isyan edesim geliyor çünkü en ihtiyacım olduğu an sana, yalnızlığım yanımda oluyor.

Yalnızlığım sarıyor senin yerine beni,

Yalnızlığım paylaşıyor tüm dertlerimi,

Yalnızlığıma haykırıyorum deli gibi sevdiğimi...

 

ahh yanımda olsan,

Deli gibi sarılsam sana, öyle hasretimki...

Elimi kalbime koyduğum her an seni yanımda bulacakmış gibi oluyorum.

Sessizce adını fısıldıyorum Gözlerimi kapayarak. Sıcaklığın sarıyor dört bir yanımı.

Buz gibi odam birden sıcacık bir mekana dönüşüyor.

Özlüyorum birtanem. Sensizlik çok zor, üşüyorum...

 

Yazıyorum şuan hissettiklerimi, yazmaya çalışmak kar etmiyor çünkü inan hissettiklerimi yazmaya kelimeler yetmiyor. Meğer ne kifayetsizmiş sözcükler aşkın yanında, Gözlerine bir kere bakmam bir romanı yazmama yeter.

Hiç bir şey yerini tutmuyor senin.

soğuk klavyemin tıngırtıları beynimi kemiriyor adeta, Yoksun sevdiğim yoksun işte...

Müziğin her notasında sen varsın sanki

Bak ne diyor şarkıda , Onur Akın

 

"Geceyi sana yazdım sızımı sana

Tutundum güzel sesine tenine tutundum..."

Yanarım sana....

 

Sensizim sana koştum iklimler boyu

Uykular yanan liman uykular haram

bir vapur geçer dalgasında savrulan ben

dön yürek yurduma evine dön

...

Yanarım sana...

 

Bir gece daha geçti en insafsızından, ayrı kalmak ne zormuş be cancağzım.

 

Yetmiyor yazmak hasretimi gidermeye

Yetmiyor hiçbirşey senin özlemini gidermeye.

Anladım ben sensizken yarım kalmış bir roman gibi anlamsızım.

Unutma sevdiğim,

ne kadar uzakta olursam olayım yine sendeyim.

Birgün uzaklarda yakın olur, önemli olan YÜREKLER BİR OLSUN


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol